ÇAKÜ’DE FİLİSTİN MESELESİ PANELİ

“Tarihi, Siyasi ve Hukuki Yönleriyle İsrail-Filistin Sorunu” başlıklı panelde konuşan Rektörümüz Prof. Dr. Harun Çiftçi, “Biz tercihimizi haktan, hukuktan, insandan yana yapıyor ve bunun gereği olarak da zulme karşı tavır alıyoruz” dedi.

ÇAKÜ HABER MERKEZİ////

TARİHİ, Siyasi ve Hukuki Yönleriyle İsrail-Filistin Sorunu” başlıklı panel, Rektör Prof. Dr. Harun Çiftçi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Odabaş ve çok sayıda öğrenci ile personelin katılımıyla Çankırı Karatekin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Panelde Dr. Öğr. Üyesi Ali Çapar, Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Metin ve Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Erhan Bulut konuşmacı olarak yer aldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr. Harun Çiftçi, son günlerde tüm dünyanın gündeminde olan Filistin meselesini Üniversite olarak da yakından takip ettiklerini ve bu konudaki duyarlılıklarını bir dizi çalışmayla ortaya koyduklarını ifade etti. Rektör Çiftçi, “Filistin meselesi 7 Ekim sonrasında korkunç bir vahşeti beraberinde getirmişken, bu konuda toplumun tüm kesimlerinde farkındalık oluşturmayı insani, vicdani ve akademik bir sorumluluk olarak görüyoruz. Gazze’de korkunç hak ihlalleri ve savaş suçları işlenirken bir halk toplu olarak cezalandırılırken bu durum her platformda gündemde tutulmalı diyoruz. Bu duyarlılıkla çaba sarf eden tüm kıymetli hocalarımızın çalışmalarını takdir ediyorum. Yanı başımızda büyük bir acı yaşanırken, uluslararası hukuk ayaklar altına alınırken, akademik duyarlılığı vicdani sorumlulukla birleştirerek bugün bu paneli tertip eden hocalarımızı tebrik ediyorum.” dedi.

“ Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti Filistin’de Zulüm Üretiyor.”

Rektör Çiftçi konuşmasını şöyle sürdürdü: “Son yüzyılda yaşanan iki dünya savaşı, tek kutuplu dünyaya geçiş, soğuk savaş, postkolonyalizm, birçok kırılma anı, birçok düzen değişikliği konuşuldu ama ne Dünya’da yaşanan acılar azaldı ne de savaşlar. Dünden bugüne şekil değiştirerek daha sofistike hal alan güç paylaşımları ve sömürü daha can yakıcı hale gelerek azalmadan bilakis artarak devam etti. Sürekli siyasi rekabetler, sürekli ekonomik rekabetler, sürekli sömürü meseleleri. Dün Osmanlı medeniyetinin egemenliği altında huzur içinde olan bölgeler bugün korkunç bir sömürü ve savaş alanı olarak insanlığın vicdanını kanatıyor. Bugün Gazze’de yaşanan büyük trajediyi anlamak için hem yeni dünya düzenini hem de bu düzenin getirdiği sefaleti doğru okumak gerekiyor. Şurası çok açıktır ki yeni dünya düzeninin sefaleti Filistin’de zulüm üretiyor. Filistin meselesini ideolojik, siyasi yapılanmalardan öte insani bir mesele olarak görmek gerekiyor. Dahası bu meselelere tavır alırken de merkeze insanı ve vicdanı alarak reaksiyon vermek gerekiyor. Dün Bosna`da oldu hadiseler, duruşumuz aynıydı, değişmedi. Orta Asya`da oldu, Kafkaslarda oldu, duruşumuz değişmedi. Orta Doğu’da sürekli oluyor, yine duruşumuz değişmiyor. Afrika`da hakeza yine öyle duruşumuz değişmiyor. Hep ifade ettiğimiz gibi biz medeniyet mefkûresinin merkezinde insan olan bir anlayıştan geliyoruz ve insanı emanet olarak görüyoruz. İnsanın dini, ideolojik, siyasi kavramlarla ötekileştirilmesi, sömürülmesi, yok sayılmasını asla doğru bulmuyoruz. Bugün gidin Bosna Hersek’e veya Osmanlı mirasının olduğu herhangi bir yere, orada katedraller, kiliseler, camiler hep aynı yerdedir. Bu işaretler, medeniyetimizin kucaklayıcı ve insanı merkeze alan duruşunu göstermesi bakımından önemlidir.

“Gazze’de Yaşananlar Mevcut Paradigmanın İflasını Göstermiştir”

“Bugün Gazze’de yaşananlar mevcut paradigmanın iflasını gözler önüne sermiştir. Dünyanın yeni bir bakış açısına ihtiyacı var. İnsanlığın yeni bir paradigmaya ihtiyacı var. Bunları kimler yapacak? Hep birlikte yapacağız, konuşacağız, söyleyeceğiz, deklare edeceğiz. Bakıyoruz geçmişteki büyük inkılaplara, 100 yıllık emekler, asırlık mücadeleler, bu uğurda kendini feda eden insanlar var. 100 yıllık mücadele ama en sonunda inkılap gerçekleşmekte. Dolayısıyla bizler de bu noktada üzerimize düşeni yapacağız. Bizden sonraki nesle bırakacağımız en büyük miras iki tavırdır. Birincisi haksızlıklara karşı duruşumuz, ikincisi de gerçekten adaletle paylaşılabilir bir dünya düzeni. Bunun fikrî alt yapısını, akademik altyapısını buralarda anlatacağız, ifade edeceğiz. Yakın zamanda, olaylar başlamadan önce Filistin`e gittim. Filistin’de zaten sosyal hayat normalde de çok zordu, orada özgürlükten asla bahsedemezsiniz. Evler var, insanlar var ama özgürlüğünüz yok. Bir yerden bir yere gideceksiniz, 40 yerden kontrolden geçiriliyorsunuz. Ve geçtiğiniz yerlerde de sizleri bakışlarıyla eziyorlar, yok sayıyorlar, bunu net bir şekilde görüyorsunuz. Bundan dolayı da orada bugün yaşanan korkunç trajediyi her platformda dile getirmemiz lazım. İçimizde Filistin`den, Gazze`den gelen arkadaşlarımız var ve yakın zamanda bu öğrencilerimizle görüştük, toplantı yaptık. Hocam diyor, akrabalarımızın yarısı şehit oldu zaten, gitti diyor. Bundan daha korkunç bir şey tahayyül edilebilir mi? Aileler yok oluyor, siviller katlediliyor. Tam da bu nedenle oralarda yeni bir düzen oluşması gerekiyor. Kaldı ki, orada yapılacak bir düzenleme bütün Orta Doğu`yu, bütün dünyaya etkiliyor.

Bugün görüyoruz ki Avrupa da dâhil birçok sivil toplum kuruluşu, meseleye artık insan odaklılık üzerinden bakmaya başladı. İsrail’in işgaline destek veren birçok devletin, işgale karşı duran vicdanlı halkları Filistin için sokaklara dökülüyor. İsveç’teki o gösterileri görüyorsunuz. İsveççe söylenen Filistin`e özgürlük şarkısını bugün dillere destan olmasını herkes görüyor ve artık her paylaşımda müzik olarak onlar paylaşılıyor. Niye? Çünkü özgürlük, bir insan için ekmek gibi su gibi temel bir ihtiyaçtır. Aslında bugün Filistin özelinde konuştuğumuz şey daha büyük bir soruyu tartışmaya açıyor. Teorik olarak varlığı söylenen insan hakları ve özgürlük kavramları sorgulanıyor. Modern dediğimiz toplumlar, modern dediğimiz devletler, teknolojik olarak çok üstün olup da insana düzen ve konfor getirecek yapılar, teşekküller iflas etmiştir. Şafak, karanlığın en yoğun olduğu noktadan sonra başlar. O yüzden temennimiz, bir an evvel başta Filistin olmak üzere, dünyadaki tüm mazlum coğrafyalarda çekilen sıkıntıların dinmesidir. İnsan haklarının gerçekten savunulduğu ve uygulandığı bir dünya istiyoruz ve bu meselede duruşumuzdan dolayı, burada bulunmanızdan dolayı da hepinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.”

Rektör Çiftçi’nin açılış konuşmasının ardından, panele konuşmacı olarak katılan Dr. Öğr. Üyesi Ali Çapar, Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Metin ve Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Erhan Bulut sunumlarını gerçekleştirdiler. Panelde, İsrail-Filistin sorunu, tarihi, coğrafi, siyasi, stratejik, dini ve ideolojik boyutlarıyla çok yönlü olarak ele alınırken, 7 Ekim`de yaşananlar ve bundan sonra neler olabileceği ile ülke olarak duruşumuz da değerlendirildi.

Salon dışında ise “İnsan Hak ve Hürriyetleri Topluluğu” tarafından Filistin’de yaşananlarla ilgili bir fotoğraf sergisi ziyarete açıldı.

Yayınlanma Tarihi: 07 Aralık 2023 Perşembe